Yumuşak doku tümörlerinin çoğu (kötü huylulara göre 10 kat sık) iyi huyludur. Yani yavaş büyürler, komşu dokulara zarar vermezler, başka organa sıçrayıp hayatı tehdit etmezler, uzun süre takip edilebilirler ve çıkarıldığında tekrarlama ihtimalleri düşüktür. Bu tür tümörler kaynaklanığı dokulara göre (yağ (lipom), sinir (schwannom), fibröz doku (nodüler fasiit), kas dokusu (leiomyom) ve damar (hemanjiom) vs) adlandırılır. Bazıları ise tümör benzeri oluşumlar (fibromatozis, tenosinovit, ksantom, elastofibrom) alt sınıfında değerlendirilir.

Yumuşak doku tümörleri içinde ayrıca lokal agresif dediğimiz bulunduğu yere zarar veren ve ameliyat ile düzgün çıkarılmasına rağmen sık tekrarlayan (nüks) pigmentevilvonodülersinovit (PVNS) ve agresif fibromatozis (dezmoid tümör) olarak karşımıza çıkan bir grup vardır.

Kötü huylu yumuşak doku tümörleri nadir görülür. Genellikle kırk yaş sonrası ortaya çıkarlar. İyi huylulara nazaran büyük, derin yerleşimli, hızla büyüyen, daha sık ağrıya neden olabilen, çıkarılmasına rağmen tekrarlayabilen, başka organlara (sıklıkla akciğer) sıçrayıp hayatı tehdit edebilen tümörlerdir. Bu guruptaki tümörler iyi huylularda olduğu gibi kaynaklandığı dokuya (yağ (liposarkom), sinir (malign schwannom), kas (rabdomyosarkom), damar (anjiosarkom) vs) göre adlandırılırlar.

Yumuşak doku tümörlerinde tanı süreci hastanın şikayetini dinleme ve muayene etme ile başlar. Ultrasonografi yardımcı bir görüntüleme tetkiki olsada rutin ilaçlı (kontrastlı) MR çekilmektedir. Bir çok yumuşak doku tümörünün tanısı bu aşamalar tamamlandıktan sonra konabilir fakat şüphede kaldığımız tümörlerde biyopsi yapmaktayız. Biyopsi işlemi sıklıkla lokal anestezi altında iğne yardımı ile kapalı yapılmaktadır. Biyopsi işlemini gerektiğinde hastanın ameliyatını yapabilecek tecrubeye sahip hekim tarafından yapılması önerilmektedir. Alınan parçanın değerlendirilmesi için deneyimli patalog hayati rol oynar. Sonuç kötü huylu çıkar ise başka bir yere sıçrayıp sıçramadığı (metastaz) ek tetkikler (PET-CT yada Akciğer tomografisi gibi) yapılarak ortaya konulmalıdır.

İyi huylu yumuşak doku tümörlerinin bir kısmı (örn: lipom, hemanjiom) herhangi bir tedaviye gerek kalmadan yalnızca takip edilebilir. Büyük bir çoğunluğu ise ameliyat ile temiz bir şekilde tek parça olarak çıkarılarak tedavi edilir. İyi huylu tümörlerde ek kemoterapi yada radyoterapi uygulanmaz.
Lokal agresif dediğimiz gruptaki (PVNS, Dezmoid tümör) hastalara cerrahiye ek olarak radyoterapi yada kemoterapi uygulanabilmektedir. Bu hastalar tümörün tekrarlama riski açısından yakın takip edilmelidir.

Kötü huylu yumuşak doku tümörlerinde ameliyat öncesi yada sonrası radyoterapi uygulanmaktadır. Her iki yöntemin birbirine karşı avantajı ve dezavantajı vardır. Kemoterapi rutin olarak uygulanmaz fakat taramada eğer başka organa sıçrama var ise verilir. Tedavi sonrası hastalar tekrarlama yada başka organa sıçrama açısından belli aralıklarla uzun süre takip edilmelidir.