Kanserin kaynaklandığı organdan direk komşuluk, kan (sıklıkla) ya da lenf yolu ile kemiğe sıçramasıdır. Venöz yolla metastaz arterial yoldan daha sık. Meme prostat ve testis daha çok lenfojen yol ile yayılır.  Kemiğin en sık kötü huylu tümörüdür. Sıklıkla 40 yaş sonrası görülmektedir. Kemik metastazı mevcut kanserin ilerlemiş olduğunu göstermektedir. Bu hastalar multidisipliner (Onkoloji, Patoloji, Radyoloji, Nükleer tıp ve Ortopedik Onkoloji hekimi) olarak değerlendirilmelidir.

Bu tür hastaların tanısı klinik ve radyolojik değerlendirmeye ek olarak yapılan biyopsi ile konur. Kan tahlilleri kesin tanı koymasa da tanımızı destekleyebileceği gibi (Alkalen fosfataz ve Laktik dehidrogenaz yüksekliği) kemik enfeksiyonu gibi (CRP yüksekliği) diğer lezyonlardan ayırıcı tanısında kullanılmaktadır. Radyolojik olarak direk grafi (basit röntgen) olmazsa olmazımız olup ilaçlı (kontrastlı) MR rutin tetkiklerimizdendir. Biyopsi işlemini anestezi altında görüntüleme (skopi) eşliğinde sıklıkla kapalı olarak bir iğne yardımıyla ameliyathanede yapmaktayız. Alınan biyopsinin değerlendirilmesinde deneyimli kemik patoloji uzmanı hayati role sahiptir. Tanı konulan hastalardan evrelendirme (başka kemik ya da akciğer metastazı olup olmadığı) için ek kemik sintigrafisi ve akciğer tomografisi teknikleri istenir.

Tanısı konulup ve taraması yapılan hasta tıbbı onkolojiye yönlendirilerek kemoterapisi verdirilir. (Osteosarkom ve Ewing sarkomda rutin kemoterapi verdirilirken Kondrosarkom hastalarının yalnızca bazı tiplerine kemoterapi etkindir) Kemoterapisi biten hastaya kontrol röntgen ve MR alınarak ameliyat işlemi gerçekleştirilir. Ameliyat esnasında kanserli kemik çıkartılıp yerine protez konulacağı gibi, kendisinden alınan kemik (fibula) ile boşluk doldurulabilir yada çıkarılan tümörlü kemik temizlenip bazı işlemlerden (sıvı nitrojen yada radyoterapi) geçirildikten sonra implant/plak ile yerine konur. Ameliyat sonrası yara yeri iyileşen hasta tekrar kemoterapi için tıbbı onkoloji birimine yönlendirilir.